Kekemelik

Kekemelik nedir?

Konuşmanın akıcılığında gözlenen bir problemdir. Tekrar, uzatma ve bloklar ile konuşmanın istemsiz şekilde kesintiye uğramasıdır.

Kekemelikte birincil ve ikincil davranışlar nelerdir?

Birincil davranışlar: konuşmada gözlemlenen davranışlardır:

  • Uzatma: seslerin uzatılması şeklinde görülür. Örnek: aaaa-nne
  • Tekrar: Ses, hece veya sözcük tekrarı olabilir. Örnek: ka-ka-ka-pı vb.
  • Blok: sesli veya sessiz olabilir. Örnek: K-K-K-kapı  gerilim ve zorlanma, efor eşlik eder.

İkincil davranışlar: Kaçma-konuşmadaki güçlüklere eşlik eden veya onları önceleyen jest ve mimiklerdir. Örneğin el, kol ve bacak hareketleri, yüzde kasılmalar(daha sıklıkla göz kapatma veya ağız), genel vücudun sallanması, ses eklemeler.

Ne zaman başlar?

Genellikle 2-6 arası dönemde başlar, daha ileri başlangıçlar nadiren belgelenmiştir.

Toplumda görülme sıklığı nedir?

Yüzde 4 olduğu bildirilmektedir. Bu oranın ¾ ü kendiliğinden iyileşir.

Nedenleri:

Nedenleri bilinmemektedir. Fakat bazı bulguları bir araya getiren kuramlar mevcuttur.

  • Yapısal kuram: Genetik faktörlerle açıklamıştır.
  • Fizyolojik kuram: nöromuskuler alanda bir problem, fonasyon,nefes,sesletim süreçlerinde bir organizasyon problemi olarak açıklamıştır.
  • Nörolojik kuram: Şu şekilde açıklamaktadır: sol beynin konuşma için baskın olması gerekmektedir. Ancak bazı kekeme bireylerde bu baskınlık sağlanamamıştır, her iki yarıkürede de normalden fazla aktivasyon görülmektedir.
  • Psikanalitik kuram: Bir nevroz olarak görülmektedir. Baskılanmış, bilinçdışı çelişkilerin bir sonucu olarak görülmüştür. Erken çocuklukta yaşanan derin duygusal çatışmalar işaret edilmiştir.
  • Öğrenme ve şartlanma kuramı: Kekemelik, pekiştirme ve cezalarla öğrenilen bir davranıştır. 1930 yılında Iowa Üniversitesi’nden Wendell Johnson kekemelikle ilgili olarak “Diagnosojenik Kuram”ı geliştirmiştir. Diagnosojenik kurama göre kekemeliğin nedeni, ailelerin çocuklarda ortaya çıkan normal akıcısızlıkları hatalı bir şekilde kekemelik olarak tanılamasıdır. Bu tanılamanın paralelinde, aile içinde gözlenen kaygı, baskı, yardım, eleştirel yaklaşımlar ve düzeltmelerinin bir sonucu olarak çocuğun farklı konuşmaya başlamasıdır. Öğrenilmiş istemsiz tepkiler ve kekeleme korkusuna karşı geliştirilen tepkilerin durumu daha da kötüleştirdiği düşünülmüştür.
  • Talepler ve Kapasiteler Kuramı: Starkweather (1990), kekemeliğin oluşum ve gelişimini Talepler ve Kapasiteler Kuramı (Demands and Capacities Model-DCM) adını verdiği bir kuramla açıklamıştırÇocukların konuşmak için dört beceri alanını geliştirmeleri gerekmektedir. Bu alanlar; a) ağız kaslarının motor koordinasyonu, b) sosyal ve duygusal gelişim, c) dilsel ve d) bilişsel beceri alanlarıdır. Çocuklar bu alanlarda belli kapasitelere sahiptir. Dıştan gelen istekler çocuğun mevcut kapasitesini aştığında akıcısızlık meydana gelmektedir.
  • Beklenti kuramı: Bu kuramı savunan kuramcılar, kişilerin zor olarak algıladıkları kelimelerle karşılaştıkları zaman takılmamak için çabalamalarının kekemeliğin ortaya çıkmasına neden olduğunu düşünmektedirler. Normal takılmalardan kaçınma olunca kekemelik ortaya çıkar demektedirler.

Dikkat: Travmatik kökenli olduğu aileler ve alan dışı bir kısmı tarafından düşünülmektedir, fakat bu konuda yapılmış tutarlı bir çalışma bulunmamaktadır. Kekemelik herhangi bir psikolojik faktöre bağlı ortaya çıkan bir semptom olmayıp kendisi bir güçlük alanıdır.

 Ancak kekemelik hakkında bilinen bazı gerçekler vardır.

Kekemelik hakkında bilinenler:!

Erkeklerde kızlara göre 3 kat fazla görülmektedir. Aslında başlangıç evresinde eşit bir oran mevcuttur fakat kızlardaki iyileşme seyri erkeklere oranla daha fazla olduğu için de oran erkekler aleyhine bozulmaktadır.
Genetik aktarımın etkisinin %60 ve üzeri bireylerde gözlendiği düşünülmektedir.
Kekemelik sıklığı ve şiddeti her zaman aynı olmayabilir, bazı dönemler hafif seyredebildiği gibi bazı dönemlerde ortadan kalktığı dahi gözlenmektedir.

Kimlerde görülür?

Toplumun tüm sınıflarında, tüm dillerde ve tüm kültürlerde görülmektedir. Tarihte eski çağlardan beri görülmekte olduğu düşünülmektedir.

Kronik ve gelişimsel kekemelik farkları nelerdir?

Kronik kekemelik alanda genel olarak 6 ay ve üzeri zamandır görülen bir kekemeliktir. 6 ayı aşan kekemelik probleminde kendiliğinden geçme olasılığının düştüğü bulgulanmıştır. Ayrıca bazı değişkenler vardır: örneğin takılmanın tipi ve şekli: tekrarlar 2 den fazlaysa, uzatma süresi 2 sn ve üzeriyse, bloklar gözleniyorsa kronik olma eğilimindedir.

Bekleyelim geçsin yaklaşımı doğru mudur? Ne zaman uzmana başvurulmalıdır?

Erken dönemde bir terapiste başvurulmalıdır. Yoğun terapi süreci olabilir veya takibe alınabilir. Bu terapistin ve aileyle çocuğun yapacağı görüşmede belirlenecektir. Bilinen bir gerçek 3/4 kişide kekemeliğin kendiliğinden geçtiğidir fakat bu bilgi bizi yanıltmamalıdır çünkü kimin bu kısma düşeceğini bilemeyiz. Bu sebeple bir faktör analizi yapabiliriz. Kalıtım, takılma tip ve sıklığı, çocuğun takılmalarına verdiği yanıt destekleyici ebeveyn ve sosyal çevre, cinsiyet, başlangıçtan bugüne geçirilen süre, ek psikolojik veya gelişimle ilgili problemlerin varlığı gibi unsurlarla bir klinik karar verilmelidir.

Müdahale ekibinde kimler yer almalıdır?

Öncelikle bir dil ve konuşma bozuklukları uzmanı değerlendirmelidir ve ekip te yer alacak diğer kişilere yönlendirmelerde bulunmalıdır.

Ekipte ayrıca gerekli hallerde psikolog bulunmalıdır. Ayrıca okul ortamında var olan profesyoneller terapist tarafından desteklenmelidir.

 

Terapide uygulanan teknikler nelerdir?

Öncelikle iyi bir değerlendirme alınmalıdır. Video örnekleri doğal ortamında, okuma ve konuşma örnekleri seansta

            Konuşma: lidcombe erken kekemelik eğitim programı, akıcılığın şekillendirilmesi, kekemeliğin modifikasyonu, easy stuttering

  • Akıcılığın şekillendirilmesi:  konuşma hızının yavaşlatılması, kolay yumuşak konuşma (nefesin düzenlenmesi,seslemenin başlatılmasında daha kısa sürede başlatma, yumuşak başlatma), kesintisiz sesleme ile konuşma, yumuşak artikülator hareketleri, yavaş ve yumuşak konuşma hareketleri
  • Konuşma arabası kullanıldı, kapının açılmaması kilitli kalması, örnekleri.
  • Kekemeliğin modifikasyonu: takılmaların daha yumuşak daha kısa süreli ve gerilimsiz olması için çabalanır. Bunun için düzeltme, içinden çıkma ve öngörme teknikleri uygulanır.
  • Psikoterapi: bilişsel davranışçı, emdr, oyun terapisi, grup terapileri, duyarsızlaştırma prosedürleri
  • Duyarsızlaştırma prosedürleri:
  • Bilgilendirme: Neden benim başıma geldi, sadece benim mi başıma geldi? Soruları karşısında bilgilendirme yapılabilir. Ünlü ve kekemelik yaşayan bireylerden söz edilebilir. Oranlar paylaşılabilir.
  • İletişim arkadaşı: kekemelik yaşayan başka bir birey ile görüşmesi sağlanabilir. Böylece yaşadıklarını daha rahat anlayacaktır.
  • Grup görüşmeleri: bu sayede yalnız olmadığını anlayacak, deneyimlerini paylaşabilecektir.
  • Kekemelik anını keşfetme: güvenli bir ortamda korktuğunuz ve kaçındığınız davranışınızla yüzleşmek kolaylaşır ve bu sırada hissettiğiniz duygular da azalır.

Bunu yapmak için kekemelik anında donma ve gerilimi fark etme, kendi kekemelik davranışlarını taklit etme yani kekeliyormuş gibi yapma, sonrasında çevresindekilerden kendi kekemeliğini taklit etmelerini isteme şeklinde gerçekleştirilebilir. Bu sayede konuşmasının kontrolünün kendisinde olduğu duygusu güçlenecektir.

  • Abartılı takılmalar: terapistin örnek verdiği takılma tiplerinden daha uzun, daha sert  daha abartılı takılmaları yapması istenir. Bu sayede takılmanın nasıl aşama aşama değiştirileceğini öğrenir. Ayrıca bilinçli şekilde dış ortamlarda takılması sağlanabilir, bu sayede insanların tepkilerinin hepsinin zannettiği kadar rahatsız edici olmayabileceğini fark edecektir.
  • Kekemeliğin somut örneklerle ifade edilmesi: okul çağı çocukları somut işlem dönemindedirler.Bu sebeple kekemeliğin onlardaki yansımalarını resim, kukla, drama gibi çalışmalarla aktarmaları istenebilir. Örneğin bir danışanımız takılma anının karanlık bir hava, akıcılığın ise güneşli bir hava olduğunu söylemişti. Başka bir örnekte korkutucu bir orman hayvanına benzediğini ifade etmişti.
  • Kendini açıklama: rahat hissettiği kişilerden başlayarak kekemelik sırasında neler yaşadığını anlatması istenebilir. Bu sayede güvenli alanı genişleyecektir.

Terapilerin sıklığı nasıl olmalıdır ve süreç ne kadar sürer?

Terapi süreci okul öncesinde daha kısa olup okul çağı ve yetişkinlikte daha uzun olabilmektedir.

6 ay ile 1 yıldan daha uzun süreli terapiler uygulanabilmektedir.

Terapiler yoğun terapi ve kontrol denen iki döneme ayrılmalıdır. Yoğun terapiler haftada 2 ile günde 6 saate kadar değişebilmektedir. Kontrol döneminde ise artan aralıklarla danışan görülmelidir. Bu sayede danışanın güvenli bir şekilde terapi sürecini bitirmesi sağlanabilir ve gerekli hallerde tekrar müdahale edilebilir.

Terapide kesin sonuç var mıdır?

Kekemelik bir hastalık değildir ve inatçı bir problemdir.

Erken dönem başvurularda kekemelik kontrol altına alınabilmektedir. Dikkat: iyileşme başka bir anlama gelmektedir, burada iyileşmeden söz edilmemelidir.

Terapi başarılı olabilir ancak başarılı olması durumunda dahi belli koşullar altında tekrar edebilir.

Terapi başarısını etkileyen faktörler nelerdir?

Çocuğun motivasyonu, ailenin destekleyici duygusal ve sosyal etkisi, ek problemlerin (fonolojik, zihinsel, dehb vb.) gözlenip gözlenmediği, kaygı yönetim becerileri,

Kekemelik karmaşık bir problemdir, tüm alanlar çalışılmalıdır.

Çocuğumuza nasıl yaklaşmalıyız?

Aileler koruma evresinde daha kısa ve karmaşık olmayan bir dille konuşmalı, sıra beklemeli, söz kesmemeli, yavaş konuşmalı, çocuğun etrafındaki stres yaratan ve değişiklik yaratan durumları azaltmalı, çok fazla soru sorarak iletişim kurmamalı Okulda destekleyici bir sosyal çevre oluşturulmalıdır. Öğrenciler kekemelik konusunda bilgilendirilebilir. Kekeme birey ile ne şekilde konuşmaları gerektiği konu konuşulabilir. Aktivitelere kekeme bireyin katılımı desteklenebilir. Verilen sözel görevlerin akıcılık problemine uygun şekilde belirlenmesine özen gösterilebilir. Sesli okumaların mümkünse küçük bir grup içinde uygulanması ve sayının kademeli olarak arttırılması sağlanabilir.